18 Nisan 2011 Pazartesi

Country Strong (2010)/Elinden geldiğince çok şeye aşık ol




Country Strong (2010)/Elinden geldiğince çok şeye aşık ol


Bu tür filmleri izlemeyi ve sevmeyi coyote ugly filmiyle sevdiğimi söyleyebilirim.Bilmiyorum ama bana hep içten ve samimi bir şekilde iyisiyle kötüysüyle bir insanın hayatını yaşantısını bu şekilde anlatabilir demişimdir.kendi içimde,bir şekilde film izlerken kendi dünyanızdan koparak izlediğiniz karakterin dünyasında bulur 1–veya 2 saat o size ne anlatıyorsa dinlersiniz.siz o olup çıkı verirsiniz.benim şahsi düşüncemdir.

herneyse filme gelirsek mükemmel değil ama anlatış biçimi ve bir şekilde kendine çekiyor sizi özellikle müzikler,çok büyük etken sevmemde bu filmi.

Kelly bir Country şarkıcısıdır.Çocuğunu konserde geçirdiği bir kaza sonucukaybetmiş ve kendini alkolle vermiştir.bunu aşmasında yanında kocası ve Beau büyük rol oynamaktadır.rehabilitasyondan çıkma zamanı geldiğinde turnelerde kendini yeniden göstermeye çalışacaktır….



Film anlatış tarzıyla klişe(alışılmış) gelebilir.Ama kendi yolunu bir şekilde buluyor.fena değil mükemmel değil ama vakit kaybı değil.

Film içinde Country Merle Haggard - Mama Tried şarkısı Beau karakterinin bir repliğinde geçiyor.burdan bi tüyo alaraktan bi kaç şarkısını dinleme fırsatımı oldu özellikle Merle Haggard - Today I Started Loving You Again şarkısını tavsiye ederim.

Şarkı Listesi


Fragman
http://www.youtube.com/watch?v=o3E4_qyI-6Y&feature=player_embedded



14 Nisan 2011 Perşembe



Babanı En Son Ne Zaman Gördün? (2007) / Bir baba ve oğlunun hikayesi

Bir dram filmi olan ''And When Did You Last See Your Father?'' Bir baba ve oğlun hikayesini anlatıyor.Bir babayı kaybetmeden değerini anlamak,aklınızdaki sorunları bıçak kemiğe dayandığında değil o anda söylemek v.b şekilde bir çok şeyi sorguluyor,sorgulatıyor kanımca film.

Blake (Colin Firth) Rolüne okadar yakışmışki oyunculuğunu sevdiğimden olsa gerek filmini ruhunu yansıtabilmiş karakterlerin başında geliyor.
Blake'in babası rolündeki Arthur (Jim Broadbent) oda en az Colin Firth kadar güzel bir iş çıkarmış.

Filmde eskilerden parçalarla babasıyla oğlunun arasındaki bağı anlamaya başlıyorsunuz.bir an nefret eden oğlun safına geçebiliyor.biran babanın gözünden yaşananları görerek aslında oğlunun gördüğü gibi biri olmadığını anlıyorsunuz.Özellikle hayata dair konuşma yaptıkları (kampa yapmaya giderken) kadınlardan ölümden v.b konulardan bahsederken o an güzel bir kareydi.bir babanın oğluna bırakbileceği miraslardan biridir.bence nasihat.

Filmde geçen bir repliği yazarak bitiriyorum.



Babanızı en son ne zaman gördünüz?


Mezarını ateşe atmadan önce mi?


Kapağını kapatmadan önce?


Son nefesini verdiğinde mi?


En son ne zaman oturup
da konuştunuz?



En son ne zaman seni tanıdı?


Ne zaman gülümsedi?

Babanızı en son ne zaman gördünüz?


Sağlığı yerinde olduğu zaman mı?


En son bir konuda
tartıştığınızda mı yoksa?


Fragman

http://www.youtube.com/watch?v=4W5q8SwoMt4

My Own Love Song/KENDİ AŞK ŞARKIM



Hayatının bulunduğu şehirde hapsolduğunu düşünen bir kadın(Jane Wyatt),onun yanında ailesini kaybetmiş kendine göre sorunları olan bir adam(Joey ) ve kocasının yokluğunu çeken bir kadın(Billie).



Yolculuk filmlerinden biri olan bu filmde Renee Zellweger,Forest Whitaker,mükemmel bir oyunculuk sergiliyor kanımca yeni yetişen oyuncu Madeline Zime’da kendini geliştirdiğini gösteriyor.

Filme gelecek olursak Dram ve Komedi ağırlıklı bir film şarkıcı olan Jane bulanımdadır.kendi içinde yaşanmışlıkları hala yaşatmaktadır.başına gelen bir olay yüzünden yürüyememektedir.bu olay onu işinden ve özel hayatından soğutmuş geçinmesi zor birine çevirmiştir.Joey ise tüm ailesini yangında kaybetmiş ve halisünasyonlar gören bir adamdır.
Okuyucusu olduğu bir kitap yazarının seminerine katılmak için New Orleans’sa gitmek istemektedir.ikisinde sorunlarının yanıtını bulacağını söyleyerek bu seminer’e gitmeyi jane’i ikna eder.ve yola koyulular yolda başka insanlarla tanışırlar.ve başlarına bisürü bela gelir.


Film o kadar güzel ki insanı hemen kendine doğru çekiyor.ve karakterlerin yaşanmışlıklarını gördükçe daha çok kapıtıyorsunuz.kendinizi örnek verecek olursak Jane’in parkta tanıştıgı karı ve kocanın yolculuk etme sebebini ve kendi perspektifinden bu yolculuğun farklı bir bakış açısyla yapıldığını söylerken dinlerken oldukça duygulanıyor insan.


Jane'in karı koca hakkındaki söylediği sözler:

-Carol ölüyormuş ve
-arkadaşlarına son bir kere daha,elveda demek istiyorlarmış.

-Otobüs veya tren camlarının
-arkasından bakarak seyahat etmiyorlar.

-Onlar için hiçbir şey camın
üstüne boyanmamış.




Söylediğim gibi dram ve komedinin güzelce harmanlandığı arkadaş dostlarınızla seyredebiliceğiniz içi boş olmayan güzel bir film….

Fragman

http://www.traileraddict.com/emd/18404

Bon appétit-Afiyet Olsun (2010)



İspanyol bir Aşçı Alman bir garson'un bir restoranda başlayan hikayesi.

Daniel Almanya'ya yeni gelmiştir.Ve Zürih'te bir restoranda iş bulmuştur.İşin ilk günü dikkatini bir kadın çekmiştir.Gece uzun uzun telefon konuşmaları gibi durumlardan dolayı ilişkileri bir derinlik kazanmıştır.
Filmin Açılışı şehir manzaraları ve Daniel'ın gelişi ile sade bir şekilde başlıyor.Genel olarak bence bu filmi birçok romantik filmden ayıran özellik final sahnesi tabbiki filmin içinde bi kaç klişe bilindik türde olay var ama akıcılığıyla bunun üstesinden geliyor.

Ve özellikle No Reservations'ın Filmini izleyenlerin bu filmide seveceğine inaniyorum çok bir benzer bi yanı yok fakat arada yemek yapan ustalar olduğu için bu değerlendirmede bulunmak istedim.

Not;Kendini seyrettirmeyi başaran arkadaş dostlarınızla izleyebileceğiniz güzel bir film.

Fragman


http://www.youtube.com/watch?v=v73HbCNc4JY&feature=player_embedded